Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

görevini yapmak

  • 1 görevini yapmak

    v. act

    Turkish-English dictionary > görevini yapmak

  • 2 acquit oneself

    görevini yapmak

    English to Turkish dictionary > acquit oneself

  • 3 görev

    1) до́лжность, служе́бные обя́занности; круг де́ятельности
    2) долг, обя́занность

    görevini yapmak — а) выполня́ть свои́ служе́бные обя́занности; б) исполня́ть свой долг

    görevini formalistçe yapmak — форма́льно относи́ться к свои́м обя́занностям

    3) роль, ми́ссия
    4) в разн. знач. фу́нкция

    bademciklerin görevi — фу́нкция минда́лин

    gramer görevi — граммати́ческая фу́нкция

    5) де́йствие, рабо́та; ход (механизма)

    Büyük Türk-Rus Sözlük > görev

  • 4 act

    n. hareket, davranış, amel, fiil; oyun, numara, rol, perde [tiy.]; eylem; kanun, yasa, resmi yazı; cinsel ilişki
    ————————
    v. davranmak, hareket etmek; oynamak, numara yapmak, numarası yapmak,rol yapmak, rol oynamak; etki etmek; görevini yapmak
    * * *
    1. hareket et (v.) 2. hareket (n.)
    * * *
    [ækt] 1. verb
    1) (to do something: It's time the government acted to lower taxes.) harekete geçmek
    2) (to behave: He acted foolishly at the meeting.) davranmak
    3) (to perform (a part) in a play: He has acted (the part of Romeo) in many theatres; I thought he was dying, but he was only acting (= pretending).) rol yapmak, oynamak
    2. noun
    1) (something done: Running away is an act of cowardice; He committed many cruel acts.) davranış, hareket
    2) ((often with capital) a law: Acts of Parliament.) yasa, kanun
    3) (a section of a play: `Hamlet' has five acts.) perde
    4) (an entertainment: an act called `The Smith Family'.) eğlence programı
    - actor
    - act as
    - act on
    - act on behalf of / act for
    - in the act of
    - in the act
    - put on an act

    English-Turkish dictionary > act

  • 5 görev

    до́лжность (ж) обя́занность (ж)
    * * *
    1) до́лжность, круг де́ятельности

    görevler yüklemek — возлага́ть обя́занности (на кого-л.)

    2) служе́бные обя́занности; до́лжность; фу́нкция

    göreve atanmak — быть назна́ченным на до́лжность

    görev başında — при исполне́нии служе́бных обя́занностей

    görevine başlamak — приступи́ть к исполне́нию свои́х обя́занностей; вступи́ть в до́лжность

    görevini kötüye kullanmak — злоупотребля́ть свои́м служе́бным положе́нием

    görevinden almak / uzaklaştırmak — отстраня́ть от занима́емой до́лжности

    3) долг, обя́занность

    görev gereği — по до́лгу слу́жбы; ве́рный своему́ отцо́вскому до́лгу

    görevini yapmak — испо́лнить свой долг

    Türkçe-rusça sözlük > görev

  • 6 нести

    I
    1) taşımak; getirmek ( приносить); götürmek ( уносить)
    2) перен. götürmek; getirmek

    нести́ созна́ние в ма́ссы — yığınlara bilinç götürmek

    нести́ с собо́й опа́сность войны́ — savaş tehlikesini beraber getirmek

    3) (мчать, гнать) hızla götürmek; (hızla) sürüklemek; başı zaptolunmamak ( о лошади)

    ло́дку несло́ к бе́регу — kayık kıyıya (doğru) sürükleniyordu

    4) безл., разг. kokusu gelmek; ağzı... kokmak

    несло́ за́пахом ры́бы — balık kokusu geliyordu

    от него́ несёт чесноко́м — ağrı sarımsak kokuyor

    5) безл., перен. burcu burcu... kokmak

    от э́той тео́рии несёт идеали́змом — bu teori burcu burcu idealizm kokuyor

    нести́ обя́занности — görevini yapmak

    нести́ карау́л — nöbet beklemek

    7) görmek; çekmek

    нести́ убы́тки — zarar etmek

    нести́ поте́ри — kayıplar vermek; kayıplara uğramak

    8) разг.

    нести́ вздор / чепуху́ — saçmalamak

    её так и несло́! — kadın açtı ağzını, yumdu gözünü!

    II несов.; сов. - снести́, в соч.

    нести́ я́йца — yumurtlamak

    Русско-турецкий словарь > нести

  • 7 görev

    görev Amt n, Funktion f; Dienst(pflicht f) m; Pflicht(en pl) f; EDV Job m; POL Auftrag m, Mission f; Aufgabe f, Rolle f; allg Funktion f, Aufgabe f z.B. der Mandeln;
    (bir) görev almak eine Aufgabe übernehmen;
    görev başında bei Ausübung seiner Dienstpflichten;
    görevden çıkarılma Dienstenthebung f;
    -i görevden çıkarmak (oder almak) jemanden seines Dienstes entheben;
    -i göreve almak jemanden zu einem Amtsträger ernennen, jemanden einstellen;
    görevden alınması Amtsenthebung f;
    -e görev vermek einsetzen (A);
    görev yapmak Dienst tun; tätig sein; fig die Aufgabe (G) haben;
    açık görev freie Stelle, Vakanz f;
    askerlik görevini yapmak seinen Militärdienst ableisten

    Türkçe-Almanca sözlük > görev

  • 8 обязанность

    ж
    1) ödev; yüküm

    входи́ть в чьи-л. обя́занности — birinin ödevi olmak

    счита́ть свое́й обя́занностью... — (kendine) borç / boyun borcu bilmek

    2) (обя́занности) мн. görev

    исполня́ть служе́бные обя́занности — görevini yapmak

    исполня́ющий обя́занности дире́ктора — müdür vekili; müdüre vekalet eden

    Русско-турецкий словарь > обязанность

  • 9 walten

    walten v/i <h>: walten lassen Gnade usw göstermek;
    seines Amtes walten görevini yapmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > walten

  • 10 walten

    walten ['valtən]
    vi ( geh)
    Gnade \walten lassen merhametli olmak;
    Vorsicht \walten lassen dikkatli olmak;
    seines Amtes \walten görevini yapmak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > walten

  • 11 accomplir

    v t
    başarmak

    Dictionnaire Français-Turc > accomplir

  • 12 do one's part

    görevini yerine getirmek, üzerine düşeni yapmak

    English-Turkish dictionary > do one's part

  • 13 do one's part

    görevini yerine getirmek, üzerine düşeni yapmak

    English-Turkish dictionary > do one's part

  • 14 беспечно

    sorumsuzca, özenmeden; kaygısızca, tasasızca ( беззаботно)

    жить беспе́чно — kaygısız tasasız bir ömür sürmek

    беспе́чно относи́ться к свои́м обя́занностям — görevini pek özenmeden / savsakça yapmak

    Русско-турецкий словарь > беспечно

  • 15 îfâ -yı vazife

    ايفاي وظيفه görev yapma. îfâ -yı vazife etmek görev yapmak, görevini yerine getirmek.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > îfâ -yı vazife

  • 16 devoir

    I
    v t
    1 être obligé ödev [œ'dev]

    Il doit partir. — Gitmek zorunda.

    Tu devrais le savoir. — Bunu bilmen gerekir.

    Tu aurais dû m'appeler. — Beni çağırmalıydın.

    2 être nécessaire gereklilik [ɟeɾecli'lic]

    J'ai dû l'aider. — Ona yardım etmem gerekti.

    3 possibilité olasılık [oɫasɯ'ɫɯk]

    Tu dois te tromper. — Yanılıyor olmalısın.

    La tarte doit être cuite maintenant. — Turta artık pişmiş olmalı.

    4 avoir l'intention niyetli olmak

    Elle doit venir cet été. — Bayan bu yaz gelmeye niyetli.

    5 avoir à payer borçlu olmak

    Je lui dois trente euros. — Onu otuz euro borçluyum.

    6 avoir grâce à -e borçlu olmak

    Je lui dois la vie. — Ona hayatımı borçluyum.

    II
    n m
    1 obligation görev [ɟœ'ɾev]

    Il n'a fait que son devoir. — O sadece görevini yaptı.

    2 exercice okul ödevi

    Dictionnaire Français-Turc > devoir

См. также в других словарях:

  • elçilik etmek (veya yapmak) — 1) elçilik görevinde bulunmak 2) iki taraf arasında uzlaştırma görevini yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • erketecilik etmek (veya yapmak) — gözcülük, dikizcilik görevini üzerine almak Hırsızlara erketecilik ettiğini anladı. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızak yapmak — taşıt fren görevini yerine getirdiği hâlde duramayıp kaymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • analık etmek — 1) (birine) analık görevini yapmak 2) (birine) ana gibi yakınlık göstermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • annelik etmek — 1) (birine) annelik görevini yapmak 2) (birine) anne gibi ilgi ve yakınlık göstermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beşiklik etmek — e beşiklik görevini yapmak Anadolu bugünkü Türklerin vatanı olmadan önce, sayısız topluma beşiklik etmiştir. C. Uçuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • işini görmek — 1) görevini yapmak Bu dünyaya geldi geleli elini ılıktan soğuğa vurmamış, işini hep kurnazlıkla görmüştür. Y. Kemal 2) mec. dövmek 3) argo öldürmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oynamak — nsz 1) Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. H. R. Gürpınar 2) Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek Babalar çocuklarının yanında rakı içer,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kızaklamak — nsz Taşıt fren görevini yerine getirdiği hâlde kaymak, kızak yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karılık etmek — 1) evli bir kadın kocasına olan görevini yerine getirmek 2) hkr. erkek için döneklik etmek, hile yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • îfâ -yı vazife — [ ﻪﻔﻴﻇو یﺎﻔیا ] görev yapma. ♦ îfâ yı vazife etmek görev yapmak, görevini yerine getirmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»